Kültürel Evrimin Genetiğini “mem”ler ile Anlamak

İnsanlık yaklaşık 300.000 yıl önce ortaya çıktı, çok kısa bir sürede taş aletler kullanmaktan başlayan teknoloji uzayı keşfetmeye kadar ilerledi.Peki bu nasıl oldu ? Neden başka hayvanlar gen mühendisliği,nükleer silah ve felsefe yapmak için uğraşmıyor?

İnsanlığın teknolojik olarak geliştiği süreç biyolojik evrim açısından çok kısadır bu nedenle başka bir evrimsel süreç ve bilgi taşıyıcısı olmalıdır.Yeni evrimsel sürecin ismi Kültürel Evrim ve bilgi taşıyıcısı ise Mem’lerdir.

Mem Yunanca “Mimeme” kelimesinden türetilmiştir ve taklit edilen şey anlamına gelir.Fikirler,giyim modaları,araba yapımı,şiirler,yemek tarifleri vb kültürel bilgi birikimlerini kapsar.Genler DNA’ya, Mem’ler ise insan beyni,kitaplar,resimlere vb kodlanmıştır.

“Kendini koplayama” çok önemli bir özelliktir.Genler kendilerini biyolojik mekanizmalar ile kopyalar, mem’ler ise taklit ile.Özellikle ebeveynlerimizi ve yeterince tanıdık olan kişileri bilinçsizce taklit ederiz.Taklit etme insan’ın doğasına işlemiştir.

Mem’ler kendilerini beyin’den beyin’e kopyalar.Fikirler virüslerden daha bulaşıcı olabilir.Doğum günü şarkısı herkesin beyninde olan bir mem virüsüdür.Buradaki kopyalama sürecinde mutasyonlar ortaya çıkabilir veya size uymayan bir fikir varsa seçilime uğrayabilir.

Algoritmalar “substrat-nötrdür”dür yani çalıştıkları ortam önemli değildir toplama işlemini kağıt kalem ile veya bilgisayar ile yapabilirsiniz,benzer şekilde genler üzerinde işleyen mutasyon ve seçilim algoritması, yeni kültür bilgi birimi üzerinde de çalışmalıdır.

Mem’ler de evrimleşir

 

Kültür canlıdır ve evrimleşip değişir.Orta çağ ingiliz şairi bir modern şair ile sohbet edemez.Anlaşılması zor olan bu kişiler 20 nesil boyunca zincirleme ingilizce konuşan ebeveynler tarafından yetiştirilmişlerdir.Dil ve kültür biyolojik evrimden binlerce kat hızlı ilerlemektedir.

Giyim,törenler,gelenekler,sanat,mimarlık,mühendislik ve teknoloji hızlandırılmış evrim ile oluşmuşlardır.

Dil ağacına baktığımızda yaşam ağacına benzer bir yapısı vardır.Bir canlı türünün soyu tükendiğinde milyonlarca sayfalık genetik kütüphaneden belli bir kısım yerine koyulamayacak şekilde silinir.Benzer şekilde bir dili konuşan insan kalmadığında,dil büyük ihtimalle yok olucaktır.

Farklı mıyız ?

 

İnsanları hayvanlardan ne farklı yapar diye sorduğumuzda sevgi,bellek,dikkat,merak,zeka,ticaret gibi yeteneklerin hayvanlarda da olduğunu farkediyoruz,burada farklı olan nitelik değil niceliktir.Aklımıza gelen ilk özellik kültürdür, aslında hayvanlarda da kültüre benzer yapılar vardır fakat insanın oluşturduklarıyla yarışamazlar.

Örneğin bir hayvan türü hangi meyvelerin zehirli olduğu,nasıl kuru yemişlerin kırılacağı gibi bilgileri gözlemleyerek ve taklit ederek etrafından öğrenebilir.Fakat insanlar gibi bu bilgileri gelecek nesillere aktarma şansları yoktur canlı ölünce mem’lerde ölür,bu süreçte genlerin aktarılabilme şansı vardır.

İnsanlarda ise yaşam boyunca biriktirilen bilgi kitaplar veya dil ile stoklanır üst üste koyulur ve sonunda giderek büyüyen bir bilgi havuzuna ulaşırız.Büyüme daha hızlı bilgi üretme ve daha iyi depolamayı içeren pozitif bir geri besleme sürecine girer.Küçük insan popülasyonlarında kültür geriye gidebilir.Bu süreçte biyolojik evrim kültürel evrime yardımcı olmuştur, konuşmak için özel bir ses kutusu ve diğer bilgileri işlemek için gelişmiş beyin gereklidir.

Kolektif öğrenme ve yaratıcılık

 
 

Dünya üzerindeki kimse çok basit gözüken bir kurşun kalemi bile yapmayı bilmez fabrikasında çalışanlar bile.Grafen veya plastik için madenlerin nasıl kazılacağını bilme olasılıkları düşüktür.Bu aslında bize Kolektif öğrenmenin gerekliliği ve gücünü gösterir.İnsan kültürünü bu kadar efektif olmasının sebeplerinden biri kolektif öğrenmedir.Herkes küçük bir katkı yaparak Dünya ölçeğinde ağ oluşturur.

İnsan yaratıcılığı bir değişim ve birleştirme sürecidir.İnsan zihninde fikirler kombinlenebilir veya değişebilir bu süreç bilgi düzeyinde eşeyli üreme olarak düşünülebilir.Sonrasında kişi geliştirdiği mem birimlerini başka birisine anlatabilir ve bu şekilde döngü devam eder.

Mem vs Gen

Mem’ler kültürün oluşmasına yardımcı olur.İnsanlık kademeli olarak bilgi biriktirmeye başladığında ise çevresini değiştirme gücü kazanır.Bu hızlı çevre değişimine genler adapte olmaya çalışır fakat bir noktadan sonra yakalayamazlar.

 
 

Güve veya kelebeklerin neden cama çarpıp durduğunu veya insanlık tarafından üretilmiş ışık etrafında toplandıklarını dikkatimizi çekmiştir.Güveler camın ne olduğunu anlayamaz ve ışığı ise navigasyon için kullandığı ay ışığı ile karıştırır.Genler için çok hızlı bir değişim.

Güvelerin yaşamış olduğu benzer süreçler,insanlar için de geçerli olabilir özellikle beslenme ve yaşam tarzı açısından.

Genler kendilerini dikey(ebeveynden çocuklara) düzlemde aktarırken mem’lerin yatay kopyalanması daha olasıdır.

Mem’ler daha yüksek mutasyon oranına sahiptir,kulaktan kulağa oyununu oynadıysanız kelimenin yüksek oranda çarpıtıldığı görülebilir.

Bütün kültürü veya dilin ortaya nasıl çıktığı gibi soruları cevaplamak için yeterli bilgiye sahip değiliz fakat yeni düşünme tarzı problemi daha basit hale getirmektedir.

Sonsuzluk ve mem’lerin ötesine

Dünya’yı değiştirmiş insanlara baktığınızda bu insanların genetiğinde özel bir şey yoktur.Socrates,Leonardo,Kopernik,Einstein onları özel yapan Dünya’ya bıraktıkları genler değil mem’lerdir.Genetik mirasınız üstel bir hızda ortak gen havuzunda asilime olur. Ölümsüzlüğü aramak isteyen genlerde değil mem’lerde aramalıdır.

 

Sonuç olarak:

  • Algoritmalar bir çok farklı ortamda çalışabilir
  • Farklı noktalardan başlayan basit algoritmik süreçler çok farklı ve karışık sonuçlara yol açabilir.
  • Fikirler beyinden beyine kendini kopyalar.
  • Fikirlere(mem) kurşun ve zamanın aşındırması işlemez.

 

— Kaynaklar —

https://www.dr.com.tr/Kitap/Mem-Makinesi/Bilim/Populer-Bilim/urunno=0000000373886

 

Yazar

Ömer Özgür

Ömer Özgür

AI TEAM

Related Posts

Bir Cevap Yazın

Bu site, istenmeyenleri azaltmak için Akismet kullanıyor. Yorum verilerinizin nasıl işlendiği hakkında daha fazla bilgi edinin.